Temelde koruyucu işlevleri olan bademcikler, bazı durumlarda hastaya yarar değil zara…Devamını oku...
İnsanlar arasındaki iletişim yolları içinde en önemlisi ve en sık kullanılanı konuşarak anlaşma yoludur. Konuşma öğrenilmiş bir davranıştır, anne ve babalar, çocuğun yakın çevresindeki kişiler farkında olmaksızın konuşma öğretmenliği yaparlar. Diğer koşulların varlığı halinde, konuşmanın öğrenilmesinde en önemli unsur işitmedir. İşitme kaybı, derecesi ne olursa olsun çocuğun konuşmayı ve dili öğrenmesini etkiler, sosyal ve duygusal sorunlara yol açar. Konuşmanın normal gelişmesi, normal işitmenin varlığına bağlıdır. İşitme kaybı olan çocuğun işitmesinin anlaşılabilirliği ise işitme kaybının derecesi ile orantılıdır. Dolayısı ile işitme kaybı ne kadar az ise konuşma o kadar iyi olacaktır. 30 dB’lik işitme kaybı bile çocuğun konuşmayı öğrenmesini olumsuz yönde etkiler. Konuşmayı ve dili öğrenmiş olan yetişkinler, dinleme sırasında bu sesleri duyamamaktan oluşan boşlukları beyinlerinde tamamlar, ancak yeni öğrenmekte olan bebeklerin sesleri algılayıp belleklerine kaydedebilmeleri için tüm seslerin açık ve berrak olarak duyulması gereklidir.
İçindekiler
Doğumsal işitme kayıplarının yüzde 0,1-0,3 oranında görüldüğü ülkemizde, çocuğunuzun işitme kaybının olup olmadığının belirlenmesi, onun sağlıklı gelişiminde sorunlarla karşılaşmaması için çok önemlidir. Özellikle de akraba evlilikleri, çocuklarda orta ve ileri derecede işitme kaybı bulunan çocukların doğma riskini artırmaktadır. Konuşmanın öğrenilmesinde en önemli unsur ise işitme olduğundan çocukta işitme kaybı varlığı çocukta konuşmayı öğrenmeyi engeller ve dolayısı ile sosyal ve duygusal problemlere yol açar. Çocuklarda işitme kaybı doğumsal olanlar ve sonradan gelişenler olarak ikiye ayrılır. Bunlar da kendi aralarında kalıtımsal nedenler ve kalıtımsal olmayan nedenler olarak ikiye ayrılırlar. Doğumsal olanlar, doğum anında mevcut olan işitme kayıplarını içerir. Doğumsal işitme kayıplarının % 60’tan fazlasını kalıtımsal yani genler yolu ile ebeveynlerden çocuğa geçen rahatsızlıklar oluşturur. Doğumsal olup da kalıtımsal olmayanlar ise gebelik esnasında anne karnında geçirilen enfeksiyonlar (kızamıkçık, CMV, frengi, Herpes gibi), toksik veya metabolik rahatsızlıklar ve travmalardır.
Sonradan gelişen işitme kayıpları da kalıtımsal olanlar ve olmayanlar olarak ikiye ayrılır. Kalıtımsal olmayanlar arasında en sık görülenler yenidoğan dönemi hiperbilirubinemisi (sarılık) gibi metabolik rahatsızlıklar, bakteriyel sepsis, menenjit, kabakulak, kızamık, Herpes gibi enfeksiyöz sebepler veya iç kulağa hasar verebilecek ilaç veya madde kullanımı gibi toksik nedenlerdir.
Çocuğunuzda İşitme Kaybı Varsa Ne Yapmalısınız?
Pratikte çocuklarda doğumsal işitme kayıpları çok sık görülmemektedir. Bu tür işitme kayıplarını bir çoğunun tedavisi mümkündür. Bunlar daha çok kulakta kir yada kulakta sıvı toplanmasına bağlı işitme kayıpları olmaktadır. Bu tür işitme kayıplarının telafisi, hatta normal işitmenin kazandırılması daima mümkündür çocukluk yaşında işitme kaybı telafi edilmeyen çocuklarda; özelliklede ilkokul çağı gibi bilişsel kapasitelerini en fazla kullanacakları dönemde, ciddi sosyal problemler görülmektedir. Eğer çocuğunuzun işitmesinde kayıp olduğundan şüpheleniyorsanız ya da çocuğunuz risk altında ise; mutlaka bir kulak muayenesi ile işitme tetkikleri yaptırmalısınız. Erken teşhis, erken işitme yardımı ve özel eğitime erken başlanması çocuğun gelişimi ve sağlığı açısından çok önemlidir.
Eğer doğumsal işitme kaybı varsa çocuğun işitme kaybının derecesine göre işitme cihazı kullanma şansı araştırılmalıdır. Eğer iki taraflı ağır işitme kaybı varsa cochlear implant (bionik kulak) şansı akılda tutulmalıdır. Bu çocuklar özel eğitime tabi tutulmalıdır.
Bebeklerde İşitme Kaybı Belirtileri Nelerdir?
Yenidoğan (doğumdan 6 aya kadar) beklenmedik yüksek sesli gürültülerle irkilmiyor, hareket etmiyor, ağlamıyor veya herhengi bir şekilde tepki vermiyor, Yüksek sesli gürültülerle uyanmıyor, Kendiliğinden sesleri takip etmiyor, Sadece sesle sakinleştirilemiyor, Başını sesime doğru çevirmiyor. Küçük bebeğim (6 aydan 12 aya kadar) sorulduğunda tanıdık kişi veya eşyaları göstermiyor, Konuşma sesi çıkarmıyor ya da konuşma sesi çıkarmayı bıraktı, 12 aylıkken ‘el salla’, ‘elin çırp’ gibi basit sözleri yalnız dinlemekle anlamıyor ancak ifade, hareketlerle tamamlandığında anlayabiliyor. Büyük Bebeğim (13 ay- 2 yaş) hafif bir sesle ilk seslenişte doğru yöne dönmüyor, Çevreden gelen seslere duyarsız. İlk seslenişte cevap vermiyor, Sese cevap vermiyor veya sesin nerden geldiğini anlamıyor, Benzer yaştaki diğer çocuklar gibi ses çıkarmıyor ve konuşamıyor, Normal ses yüksekliğinde televizyon seyretmiyor, Anlama ve iletişim için kelimelerin kullanımında yeterli gelişmeyi göstermiyor. Çocuğunuzda bu göstergelerden bir veya daha fazlası varsa işitme kaybı olabilir.Çocuğunuzu kulak muayenesi ve işitme testine götürmeniz gerekir. Bu herhangi bir yaşta veya doğumdan hemen sonra bile yapılabilir
Her Yenidoğana İşitme Testi (Otoakustik Emsiyon) Yapılmalıdır
İşitme kaybı olan çocukların tesbit edilmesi amacıyla her yenidoğana “işitme tarama testi”nin yapılmalıdır. İşitme cihazları ve özel işitsel eğitim ile özürlü doğan çocukları özürsüz hale getirmeyi amaçlarız. Aileler çocukları işitme kaybı ile doğdu diye hayata küsmemeli, işitme taramaları ve erken teşhis ile çok şeyler başarılabilimektedir.
Tıpkı görme kusurlarında olduğu gibi işitme kaybının da dereceleri vardır ve gözde görme kusuru gibi, işitmede de kayıpları birtakım tetkikler uygulayarak derecelendirmekteyiz.
Çocukta işitme kaybının erken teşhisi rehabilitasyona yönelik tedavinin erken başlaması ve çocukta sosyal ve duygusal anlamda ileriye dönük sorun yaşanmamasını sağlar. En sık kullanılan tarama yöntemi yenidoğan döneminde rahatlıkla yapılabilen otoakustik remisyon testleridir. Bu test iç kulakta sinirsel aktivite sonucu oluşan sinyallerin dış kulak yolundan tespit edilmesi prensibi ile çalışır. İşitme kayıplarının büyük bir kısmını oluşturan iç kulak (koklea-salyangoz) tipi kayıpların taramasında faydalıdır. Ancak iç kulağın gerisinde kalan beyindeki işitme merkezine kadar giden işitme yollarındaki kayıpları tespit etmede yetersizdir. Bir diğer test BERA olarak da bilinen tüm işitme yollarının kontrol edilebildiği testtir. Ancak gelişen teknolojı ile bu testte taşınabilir aletler ile tarama testi olarak kullanıma girmeye başlamıştır.
İşitme Kaybı Bebek Üç Aylıkken Saptanmalı
işitme kaybının bebeklerde yaşamın ilk üç ayı içinde tanınması gerektiğini ve bebek altı aylıkken tedaviye başlanması çok önemlidir... İşitme kayıplarında tedavi işitme cihazı uygulamasının dışında, özel eğitim ve rehabilitasyon ile sağlanmalıdır. Bazı çocuklarda köklear implant (biyonik kulak) da uygulanabilir. Ancak sadece işitme cihazı veya köklear implant tedavi için yeterli olmamakta, bunların uygulamasından sonra mutlaka rehabilitasyon da yapılması gerekmektedir.”
Çocuğun işitme kaybı derecesine göre işitme cihazlarının fayda oranının değişmektedir. İşitme cihazı veya köklear implant uygulamasındaki amacın, çocuğun yüzde 100 duymasından çok, konuşma ve mental gelişimini sağlayacak kadar sesleri duyabilmesini sağlamaktır. Çünkü işitmeyen ve sesleri tanımayan çocuk konuşamazken, bu cihazlar dış ortamdan gelen sesleri yükselterek kulağa yönlendiriyor ve bu olumsuz gelişmeyi engelliyor. Böylece işitme kaybından dolayı çocuğun duyamayacağı şiddetteki sesler çocuğun duyabileceği seviyeye yükseltmiş oluyor.
Hafif Kayıp Bile Olumsuz Etkiliyor
işitme kaybı çok hafif, hafif, orta, ileri ve çok ileri derece olarak sınıflandırılıyor. İşitme kaybı, çocukların günlük hayatını olduğu kadar eğitim hayatını olumsuz etkiliyor. Çünkü çocuklarda çok hafif derecede bir kayıp bile öğrenmesini engelliyor. Akraba evliliği sonucunda oluşan işitme kaybının erken teşhisi açısından işitme taraması büyük önem taşıyor. Erken teşhisle işitme kaybında çok şey yapılabilir. U çocuklarda, uygun işitme aletine ve işitsel eğitime geçiliyor. Bir yıl sonra ve daha erken dönemde köklear implantasyon (kulak içine yerleştirilen bir implant ile işitme sınırının uyarılması) uygulanıyor. Basit bir operasyonla implant yerleştiriliyor. Çocuğun duyduğu mekanik sesin, normal konuşma sesine dönüştürebilmesi amacıyla eğitilmesini sağlıyor. Eğitim zor ve uzun ama sonuçları yüz güldürücü oluyor.
İki Kulağa da Cihaz Takılıyor
Bera testi ile işitme kaybının seviyesi tesbit ediliyor. Çünkü her dereceye özel işitme aleti var. Çok ileri derecede işitme kaybına hafif kayıp için üretilmiş bir alet yetersiz kalabiliyor. Uygun işitme cihazı verilemediğinde zarar da doğabiliyor. Çocuklarda her iki kulağa da işitme cihazı takılması gereklidir. Beyin hem sağdan hem soldan olmak üzere iki kanaldan da sesi analiz ediyor. Özellikle çocuklarda çift cihazı öneriyoruz. Bir yaş öncesinde bile işitme cihazına geçebiliyoruz. Çünkü işitme kaybı olan bir çocuğa, ne kadar erken cihaz takılırsa her geçen gün bir kazanç oluyor” diye konuştu.
Sinirsel işitme kayıplarının ne yazık ki medikal tedavisi yoktur. Belli seviyelerdeki kayıplar işitme cihazları ile rehabilite edilirler. Daha yüksek seviyelerdeki kayıplarda ise köklear implant dediğimiz biyonik kulak olarak da bilinen protezler kullanılabilir. Ancak bu cihazlar normal bir kulak işlevini tam olarak yerine getiremediklerinden köklear implant sonrası uzun süreli konuşma eğitimine ihtiyaç vardır.
İki Kulağa da Cihaz Takılıyor
Çocuklarda işitme kaybı sessiz ve gizli bir engeldir. Çünkü çocuklar , özellikle bebekler iyi duyamadıklarını söyleyemezler. Farkedilmez ve düzeltilmezse konuşma ve dil gecikmesine, sosyal ve duygusal sorunlara ve okul başarısızlığına yol açar. Tanı geciktikçe olumsuz etkiler de fazlalaşır. Bu çocuğa nasıl iletişim kuracağının öğretilmesine mümkün olan en erken dönemde başlanılmalıdır. Dil, yaşamın ilk aylarından itibaren hızla gelişmeye başlar, normal işiten bebekler 6 haftalıktan itibaren, insan sesine diğer seslerden daha fazla tepki verirler. Altı aylık bir bebek dili analiz etmeye başlar, onu parçalara böler, daha sonra tekrar birleştirebilmek üzere dili belleğine kaydeder. Bebekler ilk bir yılı deneyim yoluyla çevrelerini öğrenmekle geçirir.Bu dönemde konuşmayı ve dili anlamayı öğrenirler. Bir yaşından itibaren dil bilgisi açısından görece bir olgunluğa erişirler. Bu dönemde beyinsapındaki nöronlar olgunlaşır, milyonlarca major bağlantılar yapılır. İşitsel beyinsapı ve talamus işitsel kortekse bağlanmaya başlar. İşitsel sınır sistemine duyu girişi kesintiye uğradığında, özellikle erken gelişim döneminde, merkezi ısıtme sistemindeki nöronların morfolojik ve fonksiyonel özellikleri bozulur. Bazı hallerde ses uyaranının kortekse ulaşamamasının zararlı etkileri, uyaranın tekrar sağlanması ile düzeltilebilir. Müdahale için kritik bir dönem vardır. Yenıdoğanlarda işitme kaybı saptandığında bebekler amplifikasyondan yararlanırlar, hemen yapılan müdahale konuşma ve dil gelişimini sağlar. Bebeklerin iletişim yetenekleri ve işitmelerinin maksimum düzeyde gelişebilmesi için noral gelişimin şart olduğu tüm çalışmalar tarafından desteklenmektedir.
İşitme Kaybıyla İlgili Risk Faktörleri
a. Doğumdan 28 günlüğe kadar olan yenıdoğanlarda
- Ailede çocukluk çağında kalıtımsal sensorinoral işitme kaybı öyküsünün varlığı
- İntrauterin enfeksiyonlar; cmv(sitomegalovirüs), rubella, sıfilis, herpes ve toksoplazma.
- Kulak kepçesi ve kulak kanalının morfolojik anomalilerinide içeren kranıyofasıyal anamaliler bulunması
- 1500 gramın altında doğum ağırlığı.
- Hiperbilirubinemi(serumda kan değişimini gerektirecek kadar)
- Ototoksik ilaçlar, aminoglikozidleri içeren fakat bunlarla sınırlı kalmayan ilaçların kürler halinde veya loop diüretiklerle kombine kullanımı.
- Bakteriyel menenjit
- Apgar skorunun 1 dakikada 0-4, 5 dakikada 0-6 arasında olması.
- Beş gün veya daha uzun süreli mekanik ventılasyon
- Sensorinoral ve/veya iletim tipi işitme kaybıyla giden sendromlarda diğer bulgu ve belirtilerin varlığı.
B. 29 günlükten 2 yasa kadar olan bebeklerde tekrar tarama gerektiren sağlık sorunları
- Anne-babanın veya ailenin işitme, konuşma, dil ve/veya gelişimsel geriliğe ilişkin endişeleri
- Bakteriyel menenjit veya sensorinoral işitme kaybına yol açabilecek diğer enfeksiyonlar
- Bilinç kaybı, kafatası kırığının oluştuğu kafa travmaları
- Sensorinoral ve/veya iletim tipi işitme kaybıyla birlikte giden sendromlarda diğer bulgu ve belirtilerin varlığı
- Ototoksik ilaçlar, kemoterapi ilaçları, aminoglikozidleri içeren, ancak bunlarla sınırlı kalmayan ilaçlar; bunların kürler halinde veya loop diüretiklerle kombine kullanımı
- Sık yineleyen veya en az 3 ay süren efüzyonlu otitis media
c.29 günlükten 3 yasa kadar olan bebeklerde düzenli işitme kontrolü gerektiren durumlar bazı yenıdoğanlar ve bebekler ilk işitme taramasını geçebilir, ancak gecikmeli başlayan sensorinoral ve/veya iletim tipi istme kaybının saptanması için yakın bir izlem gerektirebilirler. Bu tür belirleyicileri olan bebeklerin 3 yasına kadar her 6 ayda bir işitmelerinin kontrolü gereklidir.
- Ailede kalıtımsal çocukluk çağı işitme kaybının oluşu
- İntrauterin enfeksiyonlar; cmv, rubella, sıfilis, herpes veya toksoplazma gibi enfeksiyonların varlığı
- Nörofıbromatozis tip II ve norodejeneratif bozukluklar.
Bunlar da İlginizi Çekebilir
Aslıda her çocukta olan, ancak bazılarında aşırı büyüyerek problemlere neden olan gen…Devamını oku...
Çocuklarda geniz eti ameliyatı son yıllarda hem hekim hem de hasta konforu açısından …Devamını oku...
Çocuklarda geniz eti büyümesi; çocuğun fiziksel gelişimini olumsuz yönde etkileyebile…Devamını oku...